Dünya genelindeki gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), finansal sistemdeki bölünme nedeniyle 5,7 trilyon dolarlık bir kayıp yaşayabilir. Bu durum, ekonomilerin karşılaştığı belirsizliklerin ve risklerin bir sonucudur. Bu kayıp, ekonomik büyümeyi ve istikrarı olumsuz yönde etkileyebilir ve küresel ekonomide dengesizliklere neden olabilir. Bu nedenle, finansal sistemdeki parçalanmanın önlenmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için tedbirler alınması gerekmekte.
Küresel gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), finansal sistemdeki parçalanma nedeniyle 5,7 trilyon dolar kayba uğrayabilir. Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen 55. Yıllık Toplantıları kapsamında küresel finansal sistemdeki parçalanmaya ilişkin açıkladığı yeni rapora göre, artan jeoekonomik parçalanmadan kaynaklanan önemli riskler bulunuyor.
Ülkelerin uyguladığı kısıtlayıcı ticari politikalar gibi devletçilik politikalarından kaynaklanan parçalanmanın, ticaretin ve sınır ötesi sermaye akışlarının azalması ve ekonomik verimlilik kaybı nedeniyle küresel ekonomide 0,6 trilyon dolar ile 5,7 trilyon dolara kadar kayba mal olabileceği tahmin ediliyor. Söz konusu 5,7 trilyon dolar, GSYH'nın yüzde 5'ine karşılık geliyor.
Artan jeoekonomik parçalanmanın ekonomik etkisinin, 2008 finansal krizinin veya Kovid-19 salgınının neden olduğu sorunlardan daha büyük olabileceği tahmin ediliyor. Ülkelerin kendi jeopolitik hedeflerini gerçekleştirmek için yaptırımlar ve sübvansiyonlar gibi farklı korumacı politikalarla finansal sistemi kullanması, küresel ekonomide işbirliği ve sürdürülebilir kalkınma için tehdit oluşturuyor.
Rapor, dünyadaki yaptırımların 2017'den beri yüzde 370 arttığına işaret ediyor. WEF Mali ve Parasal Sistemler Merkezi Başkanı Matthew Blake, rapora ilişkin değerlendirmesinde, finansal sistemdeki parçalanmanın küresel ekonomi üzerindeki olası maliyetinin çok büyük olduğunu belirterek, "Liderler, ilkeli yaklaşımlarla küresel finans sistemini korumak için kritik bir fırsatla karşı karşıya." uyarısında bulundu.
