
Borsa Sabır İster: Hayaller ve Gerçekler Arasında Yatırımcı Psikolojisi

Bugün borsa üzerine değil, borsaya yatırım yapan küçük yatırımcının sabırsızlığı üzerine konuşalım. Çünkü ne yazık ki, bu sabırsızlık sadece bireysel yatırımcıya değil, piyasaya da zarar veriyor.
Hepimiz fiyat hareketlerini takip ederiz. Bu işin doğasında var. Ancak fiyatı her gün izleyip, aşağı yönlü her harekette hemen karamsarlığa kapılmak, hisse senedine olan güveni yitirmek ya da sosyal medyada kulaktan dolma bilgilerle şirkete kötü sözler söylemek, yatırımcılık değil. Bu, spekülasyonun ve bilgi eksikliğinin bir yansıması.
Daha 2-3 ay önce hisse almış, hisse 1 TL düşse hemen belirli kişileri kötüleyen insanlara anlam veremiyorum. 2-3 ayda ne bekliyorsunuz ki?
Size yatlar katlar aldırmasını mı hissenin? Böyle bir şey mümkün değil.
Borsa sabır işidir ve kısa vadeli beklentilerle hareket etmek, çoğu zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanır. 20 yıldır borsada olan bizler, sabrın ne demek olduğunu iyi biliriz. Yıllarca bir hisseyi beklemek, piyasaların iniş çıkışlarına alışmak, kötü dönemlerde bile şirkete olan güveni kaybetmeden yatırımına devam etmek...
İşte bu, gerçek yatırımcılıktır. Ancak görüyorum ki, 3-4 ay önce bir hisseye girip hemen "tavan tavan gitmesini" bekleyen bir kesim var.
Peki, bu mümkün mü? Değil elbette.
Uşak Seramik örneğine bakalım. Takeover (şirket satın alımı) söylentileriyle hızla tavan seviyelere çıkan hisse, aynı hızla değer kaybetti. Yatırımcılar büyük bir beklentiye kapıldı ancak sonuçta ne takeover gerçekleşti ne de fiyat bu yüksek seviyelerde kalıcı olabildi. Grafikte de görüldüğü üzere, bu hızlı çıkışlar çoğu zaman sürdürülebilir olmuyor. Hisse, kısa süre içinde ortalama fiyat bandına geri dönüyor. Bu durum, sabırsız yatırımcılara ders niteliğinde. Temel analizden uzaklaşıp yalnızca dedikodulara dayanarak yatırım yapmak, yatırımcının zarar etmesine neden oluyor.

Ve çok açık diyeceğim 30-40 arasında Uşak Seramik hissesi alan çok ky oldu, onlar ne durumda acaba? Tahmin edebiliyor musunuz?
Şahsen ben edemiyorum..Üçte biri oranında değer kaybetti paraları, hem de bu enflasyonist bir dönemde.
Bir başka açıdan baktığımızda, fiyat hareketlerinin uzun vadede yükseliş trendinde olduğunu ancak aradaki bu sert hareketlerin sabırsız yatırımcıyı paniklettirdiğini görüyoruz. İşte burada sabır devreye giriyor. Eğer yatırımcı, şirketin temelini inceleyip uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket etseydi, bu dalgalanmalar karşısında sakin kalabilir ve kararlarını daha sağlıklı alabilirdi. Bu kişiler, hisse fiyatı düştüğünde hemen kötümser bir tablo çizer, sosyal medyada ya da arkadaş çevresinde şirketi kötülemeye başlar.
Ama işin ironik tarafı şu: Bu kişiler aynı hisse bir gün yükselmeye başladığında ne yapacaklar? Bugün ağır sözler söyledikleri şirketin yönetimine ya da diğer yatırımcılara nasıl bakacaklar?
Gerçi bizim çoğu insanımız yüzsüz değerli dostlar, üstünüze alının veya alınmayın: ama yüzsüzler çok olduğu için hisse yükseldiğinde kötü söz söyleyenler hemen övmeye başlarla. Böyle bir ülkede, okumaktan aciz insanlarla bir arada yaşıyoruz. Eleştiri elbette olur ama burada asıl mesele, sabırsızlık ve duyguların kontrol edilememesi. Ünlü filozof Epiktetos der ki: "Başımıza gelenler değil, onlara verdiğimiz tepkiler bizi mutsuz eder." İşte bu söz, küçük yatırımcıların durumunu özetliyor. Piyasalar dalgalanır; bu dalgalanma, küçük yatırımcının kontrolü dışındadır. Ancak bu dalgalanmalar karşısında gösterdiğimiz sabır ve serinkanlılık tamamen bizim elimizdedir. Eğer bir yatırımcı, her düşüşte paniğe kapılıyor ve kararlarını duygularıyla alıyorsa, aslında uzun vadeli başarı şansını kendi elleriyle yok ediyor. Bir de şunu eklemek isterim: Bugün eleştirdiğiniz, "Bu şirket battı, bitik" dediğiniz firmaların yöneticileri ve büyük ortakları, belki de yıllardır ellerindeki hisseleri satmıyor, uzun vadeli hedeflerle ilerliyor. Ama siz, kısa vadeli bir düşüşle hemen umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Halbuki borsa dediğimiz yer, sabırlı olanın ödüllendirildiği, sabırsız olanın ise kaybetmeye mahkum olduğu bir platformdur.
Bu yazıyı kaleme alırken, hisse senedi adı vermekten özellikle kaçınıyorum. Çünkü burada önemli olan bir şirketi ya da hissedarları eleştirmek değil; küçük yatırımcının genel davranışlarını gözden geçirmesini sağlamak. Eğer borsaya yatırım yapıyorsanız, şu soruları kendinize sormalısınız:
- Bu şirketin temellerine güveniyor muyum?
- Hedefim kısa vadeli bir kazanç mı, yoksa uzun vadeli birikim mi?
- Şirketin geçici dalgalanmalarına karşın, uzun vadede potansiyeline inanıyor muyum?
Eğer bu sorulara dürüst bir şekilde yanıt veriyorsanız, borsadaki yolculuğunuz daha sağlıklı olacaktır. Son olarak, Albert Einstein'ın sabır üzerine söylediği bir sözü paylaşarak bitireyim: "Bir insanın gerçek değeri, sabır gösterebildiği kadar büyüktür." Eğer borsada başarı istiyorsanız, sabırlı olmayı öğrenmek zorundasınız. Sabır, sizi yalnızca kazanca değil, aynı zamanda piyasanın gerçeklerine daha iyi uyum sağlamaya götürür.
Bazı arkadaşlar bana da yükleniyorlar bir hisse senedi üzerinden. Değerli arkadaşlar, sormak isterim sizlere:
Bu hisse senedi için ne yaptınız?
Allah aşkına, elle tutulur somut bir adım attınız mı?
Gittiniz mi, artık şirketi bile yönetemeyen patronunu şikayet etmek için 30-40 dakikanızı ayırdınız mı? 40-50 bin lot almak haricinde? Nasıl mücadele ettiniz? Belki retweet ettiniz, böyle bir destek verdiniz de…Peki, arka planda bir avukata verdiğim para için destek oldunuz mu? Veya bir savcılığa suç duyurusunda bulunurken ya da mahkeme için ödediğim 48 bin TL için ön ayak oldunuz mu?
Zaten kimseden de maddi destek beklentim de yok, yanlış anlaşılmasın.
Ama lütfen, bize burada gelip kötü yorumda bulunmayın, köstek olmayın. Destek olamıyorsanız, beni eleştirmeyin de lütfen. Ben kimseye "al" demedim, mücadelemi doğru bir şekilde yazdım.
Ve yazdıklarımda en ufak yalan yanlış yok!
Olmaz da. Ben doğruyu ararım. Benim bazı şeylerden hiç şüphem yok; eleştirenler de, beni kötüleyenler de olsa umursamıyorum. Doğruluk, sonsuzluğun güneşidir; nasıl olsa doğar, dostlar.
Kendinize iyi bakın.