Transatlantik ticaretinde gerilim giderek artıyor ve ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa’dan gelen mallara %25 ek gümrük vergisi getirmeyi planladığını duyurdu. Bu durum, yatırımcıların ABD’den Avrupa’ya yönelmelerini zorlaştırabilir. Ancak, Goldman Sachs Avrupa Makro Araştırmalar Başkanı Peter Oppenheimer, Financial Times’ta yayımlanan yazısında borsaların 2025 yılına dair gösterdiği performansı değerlendirdi. Oppenheimer’a göre, 2025'teki borsa getirileri, piyasalardaki sonuçların beklentilerden çok daha farklı olabileceğini net bir şekilde ortaya koydu. Daha belirsiz bir ortamda çeşitlendirilmiş yatırımlar değer kazandı.
Bu yıl piyasalar genel olarak ABD'nin ayrımcılığını konuşuyordu. Son 15 yıldır ABD borsaları, dünya genelindeki diğer piyasalardan daha yüksek performans sergileyerek bir tür istikrar yakalamıştı. Bu rallinin temelinde, akılcı olmayan sebepler değil, güçlü ekonomik göstergeler vardı. Özellikle 2008 Küresel Finans Krizi’nden sonra ABD borsaları, diğer piyasalara göre daha güçlü bilanço büyümesi kaydetmişti.
Oppenheimer, ABD borsalarındaki başarının teknoloji sektöründeki mega şirketlerin yüksek kârlılığına dayandığını belirtiyor. Geçtiğimiz yılın sonunda ABD’nin en büyük 5 şirketi, S&P 500 Endeksi'nin yaklaşık %30’unu oluşturuyordu ki bu oran bir rekor. Bu başarı, yatırımcıların ABD teknoloji hisselerine olan ilgisini artırdı. Ancak, bu süreçte çeşitlendirme stratejisi çoğu yatırımcı için daha az kârlı oldu. Teknoloji hisselerinin artan değerleri ise piyasayı oldukça yüksek seviyelere taşıdı.
Borsa değerlemeleri arasında büyük farklar uzun süre devam edebilir. Oppenheimer, aşırı yüksek değerlemelerin yalnızca temel göstergeler değiştiğinde düzeltilebileceğine dikkat çekiyor. Gerçekten önemli olanın gelecekteki gelişmeler değil, beklentilere göre şekillenen sonuçlar olduğunu vurguluyor. Goldman Sachs’ın baş analisti, Avrupa ve Almanya’nın bu konuda iyi örnekler olduğunu belirtiyor.
Avrupa ekonomisi, son on yılda ABD ile karşılaştırıldığında daha zayıf bir performans sergiledi. Avrupa'nın teknoloji yatırımlarındaki eksiklikler ve yüksek enerji fiyatları gibi sorunlar yatırımcılar tarafından iyi anlaşılmışken, yıl başında bölgesel risklere karşı çeşitlendirme stratejilerine pek ilgi gösterilmedi. Ancak, yılın başından itibaren piyasalar bu varsayımları sorgulamaya başladı ve bu durum borsalarda daha fazla yatırım fırsatı doğurdu. ABD borsaları başta olmak üzere Avrupa endeksleri, S&P 500’ün sabit kaldığı bir yıl içinde dolar bazında %12 veya daha fazla değer kazandı.
Almanya’daki borsa performansı özellikle dikkat çekiciydi. DAX 40 Endeksi, 2025’in başında euro bazında %13, dolar bazında ise %15 yükseldi. Bu, Almanya’nın birleşmesinden sonraki ikinci en iyi yıl başlangıcıydı.
Yatırımcılar, 2025 başında sektör bazında çeşitlendirme fırsatlarını göz ardı etti. Avrupa bankaları, önde gelen ABD teknoloji şirketlerine göre çok daha düşük değerlemelere sahipti ve bu nedenle yatırımcıların ilgisini çekmedi. Ancak Oppenheimer, Avrupa bankalarının birkaç yıldır güçlü performanslar sergilediğini ve bu yıl %20-25 oranında yükseldiğini belirtiyor. Öte yandan, ABD teknoloji sektörü bu dönemde düşüşteydi.
Son olarak, uzun süredir yatırımcılar tarafından göz ardı edilen bir yatırım teması, ABD’nin büyük sermayeli teknoloji hisselerinden daha iyi performans gösteriyor. Çin’den gelen rekabet, Çin’in teknoloji sektöründeki hisselerin son günlerde %35’in üzerinde bir artış göstermesini sağladı.
Oppenheimer, Ukrayna’da bir barış anlaşmasına varılmasının, Avrupa borsaları için olumlu sonuçlar yaratabileceğini belirtiyor. Düşmesi beklenen doğalgaz fiyatları, Almanya’nın mali harcamaları artırma potansiyeli ve Avrupa’nın deregülasyon ve büyüme çabalarını hızlandırma beklentileri, iyimser bir hava yaratıyor. Oppenheimer’a göre, son gelişmeler çeşitlendirme stratejisinin uzun vadede yatırımcıları risklere karşı koruduğunun bir kanıtıdır. Yatırımcılar, gözde hisselerin düşüşte olduğu bir ortamda risklerini dağıtarak kazanç elde etmeyi başardılar.