Pakun’un halka arzdan kısa bir süre sonra konkordato ilan etmesi, finans dünyasında deprem etkisi yarattı. Şirketin halka arz sürecine eşlik eden bağımsız denetim şirketi Reform Bağımsız Denetim A.Ş. ve izahname sürecini hazırlayan Albatros Yatırım, bu süreçteki rolleri nedeniyle ciddi eleştiriler alıyor. Konunun uzmanlarından Dr. SMMM Mete Akyol’un sosyal medyada yaptığı detaylı finansal analiz, Pakun’un çöküşünün aslında öngörülebilir olduğunu ortaya koyuyor. Akyol, halka arz sürecinin şeffaflık ve yatırımcıyı koruma açısından büyük eksiklikler barındırdığını vurguluyor.
Pakun’un Finansal Performansı: Sorunlar Halka Arzdan Önce Başladı
Dr. Mete Akyol’un Pakun’un finansal tabloları üzerine yaptığı analiz, şirketin mali yapısındaki zayıflıkların ve dengesizliklerin halka arz öncesinden beri mevcut olduğunu gösteriyor. Bu durum, halka arz sürecinin yatırımcıları yanıltmak üzerine kurgulandığı iddialarını güçlendiriyor.
Akyol’un tespitlerine göre:
Hasılat ve Brüt Kâr İlişkisi: Şirketin hasılatı her ne kadar yıllar içinde dalgalı bir şekilde artsa da brüt kâr marjı hızla geriledi. 2021’de %38.8 olan brüt kâr marjı, 2023’te %15.1’e kadar düştü. Bu, şirketin maliyet yönetiminde büyük sorunlar yaşadığını ve kârlılıkta ciddi bir gerileme olduğunu gösteriyor.
Esas Faaliyet Kârındaki Keskin Düşüşler: 2021 yılında 749 milyon TL olan esas faaliyet kârı, 2024’ün ilk altı ayında 272 milyon TL’ye kadar düştü. Akyol, bu düşüşün temel nedeninin pazarlama ve genel yönetim giderlerindeki orantısız artış olduğunu belirtiyor.
Net Kâr ve İşletme Sermayesi Problemleri: 2024 yılının ilk yarısında Pakun’un net kârı yalnızca 20 milyon TL olarak kaydedildi. Daha da endişe verici olan, şirketin 100 milyon TL eksik işletme sermayesiyle faaliyetlerini sürdürmeye çalışması.
Akyol, bu rakamların halka arz öncesinde hem bağımsız denetim hem de aracı kurum tarafından fark edilmesi gerektiğini ve yatırımcılara bu risklerin açıkça anlatılması gerektiğini savunuyor.
"Halka Arz mı, Halka Irz mı?" Sert Eleştiri
Pakun’un halka arz sürecine yönelik eleştiriler sadece finansal analizlerle sınırlı değil. Sosyal medyada yatırımcıların sert yorumları gündem yaratıyor. İşlem görmeye başladığı günden itibaren taban fiyatlarla düşüş eğilimi gösteren hisseler, yatırımcıların güvenini sarsarken, bazı kullanıcılar bu durumu “Halka arz mı, halka ırz mı?” şeklinde yorumladı. Bu eleştiriler, sadece Pakun’un değil, halka arz süreçlerini yöneten kurumların sorumluluğunu da sorguluyor.
Özellikle, daha önce AKFİS gibi benzer şekilde halka arz edilen hisselerin sürekli taban fiyat hareketi sergilemesi, yatırımcıların halka arzlara duyduğu güveni ciddi şekilde zedeliyor.
Mete Akyol’un Açıklamaları: Yetersizlik ve İhmaller Zinciri
Dr. Mete Akyol, Pakun’un konkordato ilanına giden süreci yalnızca finansal tablolar üzerinden değil, sürecin genel işleyişi üzerinden de eleştiriyor. Akyol’a göre, halka arz sürecinde şu önemli noktalar göz ardı edildi:
Şeffaflık Eksikliği: İzahname hazırlanırken, şirketin mali yapısındaki eksiklikler yeterince açık bir şekilde yatırımcılarla paylaşılmadı.
Bağımsız Denetim ve Aracı Kurumların Sorumluluğu: Albatros Yatırım ve Reform Bağımsız Denetim, konkordatoya kadar uzanan riskleri ya fark edemedi ya da yatırımcıları koruma konusunda yeterli önlemleri almadı.
Projelerin Gerçekliği: Halka arz sürecinde şirketin gelir tablolarına yansıtılan bazı projelerin henüz başlama aşamasında olduğu iddia edildi. Bu durum, izahnamede sunulan bilgilerle gerçek durum arasında ciddi bir uyumsuzluk olduğunu gösteriyor. Akyol, şu çarpıcı ifadelerle süreci eleştiriyor:
"Yatırımcılara umut vadeden bir izahname hazırlanırken bu kadar ciddi risklerin fark edilmemesi mümkün değil. Bu durum yalnızca Pakun’un değil, halka arz sürecine dahil olan tüm kurumların güvenilirliğini sorgulatan bir skandaldır."
Pakun’un konkordato ilanı, Türkiye’de halka arz süreçlerinin şeffaflık ve güvenilirlik açısından ne kadar büyük eksiklikler barındırdığını bir kez daha ortaya koydu. Dr. Mete Akyol’a göre, yatırımcıların haklarının korunması için daha sıkı bir denetim mekanizması şart. Ayrıca halka arz süreçlerinde şirketlerin finansal tablolarının ve projelerinin daha şeffaf bir şekilde yatırımcılarla paylaşılması gerektiğini vurguluyor.
Pakun skandalı, yalnızca bir şirketin çöküşünü değil, finans piyasalarındaki denetim eksikliklerini de gözler önüne seren bir örnek oldu. Bundan sonra yatırımcıların ve denetim kurumlarının bu süreçleri daha dikkatli takip etmeleri gerektiği açıkça ortada.