Bir zamanlar markanızı duyurmak için büyük bütçelere ihtiyacınız vardı. Televizyon reklamları, gazete ilanları ve dergi sayfaları pazarlamanın tek oyun alanıydı. Ancak bugün, markalar teorik olarak milyarlarca insana ücretsiz ulaşabiliyor.
Sosyal medya, bu devrimin en büyük aracı haline geldi. Peki, neden birçok marka bu fırsatı gerektiği gibi değerlendiremiyor? Çünkü pazarlama dünyasını yönetenler hâlâ eski kurallar çerçevesinde düşünüyor.
Günümüzün büyük markaları, yılların bilinirliği sayesinde sosyal medyayı geleneksel yöntemlerle kullanabilir. Ancak yeni girişimler ve küçük markalar için bu yöntemler yetersiz kalıyor. Devlerin oynadığı oyunu oynamak, onları taklit etmek bir strateji değil, kaybetmenin en hızlı yolu.
"Kategorinizdeki dev rakip haftada 3 post mu atıyor? Siz 30 atın!"
Uzmanlara göre, pazarlama bütçesi düşük olan markaların yaratıcı ve agresif bir strateji izlemesi gerekiyor. Hafiflemek, esneklik kazanmak ve özgün bir dil kullanmak en büyük avantajlardan biri.
Yeni nesil markaların yapması gerekenler ise şu şekilde sıralanıyor:
-Daha fazla içerik üretin: Sosyal medya algoritmaları, düzenli ve yoğun paylaşım yapanları ödüllendiriyor.
-Markanızın amacını anlatın: Bir sebebiniz mutlaka var. Bunu samimi bir şekilde paylaşın.
-Plaza dili kullanmayın: Kendi kitlenizle doğal bir dille konuşun, içten olun.
-çıkarın: Dikkat çekmekten korkmayın. Yeni bir marka, sessiz kalarak büyüyemez.
-Gayrinizami yöntemler deneyin: Büyük markaları kopyalamak yerine kendi stratejinizi geliştirin.
-Sosyal medya, artık reklam dünyasının en büyük sahnesi. Fakat bu sahneyi en iyi kim kullanırsa, o kazanacak. Yeni markaların en büyük avantajı, hafif olabilmek. Çünkü devler hafifleyemez.