
Işık Ailesinin Vazgeçemediği Dolar Bazlı Huzur Hakkı Sevdası, Kayyımların Radarında..

Yazıya başlamadan önce, kendi kendime soruyorum: “Pes etmek bir seçenek mi, yoksa mücadele etmek mi aslolan?” Hayatta bazen öyle engeller çıkıyor ki “Yeter artık!” demek en kolayı oluyor. İşte tam bu noktada Soichiro Honda’nın hikâyesi geliyor aklıma.
Genç yaşta otomobillere merak salan Honda, üniversite okumamış, kendi garajında motor parçaları üretmeye başlamış. Toyota’ya tasarladığı ürünü reddedildiğinde belki de “Bu iş olmuyor,” diyecekti ama demedi. Ardından savaş patlak verdi, fabrikası bombalandı, yeniden kurdu, depremle yıkıldı, yine de vazgeçmedi. Sonunda bisikletlere motor takma fikrini geliştirerek kısa sürede tüm Japonya’ya motorlu bisikletler satar hâle geldi. Dünyanın tanıdığı Honda markası işte böyle doğdu.
Bir de bugünkü İEYHO’ya bakalım. Bir zamanlar Işıklar Grubu’nu kuran, ticarette dürüstlüğü ve çalışanlarıyla kazancını paylaşmasıyla bilinen Turgut Işık’ın mirasını düşünün. Türkiye’nin önde gelen sanayi devleri arasına giren, sağlam iş modelleri ve güvenilir yönetim anlayışıyla tanınan bir yapı... Ama bugün aynı şirket, bambaşka ellerde, bambaşka şekilde yönetiliyor. Çünkü gerçekten babası halk nezdinde sevilen bir kişiydi. Kime sorsam böyle diyor ama bugün Rıza Bey için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil gibi.
Düşünüyorum da, “Hayat Mücadele Değil, Mücadele Hayattır” diye bir kitabı bulunan Rıza Kutlu Işık, acaba kendi prensiplerini ne ölçüde uyguluyor? Hadi diyelim uyguluyor, peki kitabındaki bu ‘mücadele ruhu’ neden önce ortaklara kâr payı dağıtmamakla başlıyor?
Üstelik 20 yıldan fazladır temettü vermeyen bir şirket söz konusu.
Ama aynı şirketin başta Rıza Kutlu Işık olmak üzere yöneticileri, kendisi için her ay 10 bin dolar huzur hakkı almayı başarıyor. Kitapta “Huzur hakkı için her ay 10 bin dolar alın, yeter ki güçlü durun!” gibi bir tavsiye var mıdır acaba? Ya da “Rüçhan hakkınızı da gerekirse kullanmayın, mücadele budur!” diye bir bölüm? Kim bilir, belki ileride kitabın ikinci baskısında “Halka açık şirketlerde yandan gönül rahatlığıyla nasıl pay azaltılır?” gibi ek bir bölüm de çıkar.
Ne de olsa adı üstünde: Mücadele hayattır!
Tabii bu ‘mücadele’nin kim adına, nasıl verildiği koca bir soru işareti. Ama o kadarını da artık kitabı alıp okuyarak öğreniriz, değil mi? Şahsen ben hâlâ umutla bekliyorum; bir tane bile imzalı kitabını vermedi. O kadar senedir genel kurullarına giderim, insan biraz düşünür, değil mi? Doğrusu çok kırıldım.
Şimdi bu ‘mücadele’ anlayışının pratikteki yansımalarına bir bakalım.
2024’ün Kasım ayında yaşanan sermaye artışı, işlerin iyice karışmasına sebep oldu. İEYHO’nun %97,47 pay sahibi olduğu Işıklar Holding A.Ş.’de rüçhan hakkı kullanılmadı; bu kararı — yetkisi olmadığı hâlde — bizzat bu “mücadeleci” kişi aldı. Sonuç? İEYHO’nun payı %91,14’e düştü ve yeni gelen ortaklara yönetim kurulunda imtiyaz hakkı tanındı. Kayyımlar da durumu mahkemeye taşıdı ve konu yargıya intikal etti. Kayyımların bu düzeni değiştirip değiştirmeyeceği, yoksa “mücadele” kavramının yine sadece lafta mı kalacağı şu an herkesin merak ettiği bir soru. Şahsen ben, kayyımların yatırımcıların yanında olduklarını, doğruları ortaya çıkarmak için mücadele ettiklerini ve bu süreçte hiçbir tehdide boyun eğmeden işlerini yaptıklarını düşünüyorum. Atanan kayyımların kimler olduğuna da bakmakta fayda var:
Mali Müşavir Bağımsız Denetçi Hilmi Yaman Bilgin,
Prof. Dr. Ayşe Pamukçu
ve Prof. Dr. Necla Akdağ Güney. Herkes gibi ben de, kayyımlar atanınca isimleri Google’da biraz “stalk” ettim.
Mesela Hilmi Bey alanında uzman bir mali müşavir ve denetçi; daha önce birçok şirkette kayyımlık yapmış, deneyimli bir isim. 6 yıl Komili Holding’te yönetim kurulu üyeliği yapmış, Ekonomi Hukuku alanında masterı var. Üstelik 'Hukuki ve Mali Yönleriyle Fatura' isimli bir kitabı da bulunuyor. Yani işin hem mali hem de hukuki boyutuna hâkim bir isim. Hatta eğitim videolarında 20-30 kişiye bilgi aktarırken görmek mümkün; belli ki kurumsal doğruluğu savunuyor, adaletin yanında yer almayı önemsiyor. Prof. Dr. Ayşe Pamukçu hocamız ise Marmara Üniversitesin'de, Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi. LinkedIn yorumlarından öğrencilerinin kendisini çok sevdiği belli; genel kurulda da gerçekten samimi bir duruşu vardı.
Yani muhasebe alanında iki deneyimli kayyımımız olması, “uçan kuşu bile bulurlar” dedirtiyor insana.
Prof. Dr. Necla Akdağ Güney hocamız da bir hukukçu ve akademisyen. Geçtiğimiz genel kurulda, şahsen kötü bir deneyim yaşadı; tartışma çıkınca genel kurulu terk etmişti. (Bunu kötü niyetle yaptığını düşünmüyorum şahsen..) Ama kendisi YouTube’daki videolarında sık sık “şirketlerde hukukun üstünlüğünün nasıl sağlanacağı”ndan bahsediyor. Belli ki bu konuda oldukça donanımlı. Dolayısıyla bu üçlü ekibin, İEYHO’daki çarpıklıkları açığa çıkarması hiç de zor görünmüyor. Ben de bu ekibin doğruluktan şaşmayacağına inanıyorum; ne de olsa tecrübeleri ve uzmanlıklarıyla ortada dönen tüm usulsüzlükleri rahatlıkla tespit edebilecek kapasitedeler.
Bir diğer dikkat çekici ayrıntı olarak, şu sıralar sıkça konuşulan bir duyum mevcut: İEYHO’da sadece 4-5 sigortalı çalışan varken, Işıklar Holding A.Ş.’de yaklaşık 400 kişinin görev yaptığı iddia ediliyor. Elbette bu rakamların resmi bir kaynaktan teyit edilmesi gerekiyor; sektörde bazen söylentiyle gerçek birbirine karışabiliyor. Yine de kulağa çarpan bu sayı farkı, “Halka açık bir şirketin kaynakları başka bir yapıya mı aktarılıyor?” sorusunu akla getiriyor. Eğer doğruysa, borsa tarihine geçecek kadar büyük bir tabloyla karşı karşıya olabiliriz.
Tüm bu gelişmeler, Honda’nın vazgeçmeyen ruhuna benzer bir mücadeleyi çağrıştırıyor. Fakat burada bir fark var: Mücadeleyle övünenlerin, uygulamada ne yaptıkları hâlâ muamma.
“Hayat Mücadele Değil, Mücadele Hayattır” diyerek ortalarda dolaşanlar,
Umarız bu eleştirilere karşı ikinci baskıda bizi aydınlatır.
Öte yandan, adalet gerçekten yerini bulur mu, yoksa düzen aynı şekilde devam eder mi, onu da yakında öğreneceğiz. Kim bilir, belki de ilerleyen yıllarda bu şirkette yaşananlar, değerli akademisyenlerimizin ve kayyımlarımızın katkısıyla ders kitaplarında bile işlenecek; “kurumsal yönetim ve adalet” başlığı altında yepyeni bir vaka olarak girebilir.