BIST 100 endeksi, geçen hafta 9,659.51 puan ile 9,989.36 puan arasında hareket ettikten sonra 9,977.94 puandan kapanarak önceki haftaya göre %0.68 artış gösterdi. Bu, Borsa İstanbul’un 10,000 puanlık psikolojik seviyeyi aşma çabasının başarısız olduğu anlamına geliyor. Öte yandan, ons altın 2,700 dolar sınırını aşarak yükselmeye devam etti ve pek çok finans kurumu 2025 yılı için ons altın beklentilerini yukarı revize etti. Altının yükselmesi, hem yatırımcılar hem de finansal piyasalar tarafından beklenen bir gelişme olarak öne çıkıyor.
Dolar ve Euro da geçen hafta yükseldi, sırasıyla %0.45 ve %0.60 oranında değer kazandı. Türk lirasına karşı bu para birimlerinin değer kazanması, kurdaki dalgalanmayı ve enflasyonu daha da etkileyebilir. Yatırım fonları, geçen hafta %0.03 değer kaybederken, emeklilik fonları %0.14 artış gösterdi. Yatırım fonları arasında en fazla kazandıran fon tipi ise %1.68 ile 'kıymetli maden' fonları oldu.
Kripto varlıklara olan ilgi artarak devam ediyor. Bitcoin geçtiğimiz hafta 104,922 dolara çıkarak önemli bir yükseliş gösterdi. Ethereum ise %1.41 düşüşle 3,412 dolarda kapanış yaptı. XRP, Solana, Dogecoin ve diğer bazı coin'ler ise yükselerek haftayı kazançla kapattılar. Önümüzdeki hafta, Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasının ardından, kripto piyasasında hızlı bir yükseliş olabileceği tahmin ediliyor.
Emekli maaşlarına ilişkin düzenlemeler de geçtiğimiz hafta beklenenin aksine çok fazla iyileştirme getirmedi. Emekli maaşlarına yapılan %15.75'lik artışın ardından, ek bir seyyanen zam yapılması talebi temmuz ayına ertelendi. Ancak yapılan yeni düzenlemeyle, yaşlılık ve malûliyet maaşı alan emeklilerin asgari ödeme tutarı 12,500 TL'den 14,469 TL'ye çıkarıldı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ocak ayında %45 seviyesinde faiz indirimi yapması beklenen bir gelişme olarak öne çıkıyor. Bu faiz indirimi, enflasyonun üzerinde olumlu bir etki yaratmak yerine, belki de mevcut ekonomik koşullar altında enflasyonla mücadelede zayıf bir adım olabilir. Bununla birlikte, hükümetin faiz indirimi stratejisi ve enflasyonla mücadeledeki tutumu önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Cari denge ise Kasım ayında 2.87 milyar dolar açık verdi ve bu da 2024 yılında yaşanan cari fazla döneminin sürdürülemez olduğunu gösteriyor. Yine de Hazine ve Maliye Bakanı, bu açıkla ilgili pozitif bir bakış açısı sergileyerek, cari açığın milli gelire oranının %1'in altında kalacağına dair iyimser bir açıklama yaptı.
Dış ticaret açısından ise ihracat birim değeri ithalat birim değerine göre düşük kalmaya devam ediyor. Bu da Türkiye'nin katma değerli ürün ihracatında ciddi bir gelişme kaydedemediğini gösteriyor.
TÜSİAD'ın kamuda tasarruf ve verimlilikle ilgili önerileri, ekonomik yönetimin kamu harcamalarını daha verimli hale getirmeye yönelik atması gereken adımları vurguluyor. Ancak, kamu harcamalarının verimli kullanımı ve sosyal politikaların şeffaf bir şekilde uygulanması gerektiği konusunda daha güçlü adımlar atılması gerektiği ifade ediliyor.
Son olarak, vergi yükü Türkiye'de dar ve orta gelirli grupların üzerinde ağır bir şekilde devam ediyor. Vergi gelirinin büyük kısmı, dolaylı vergilerle sağlanıyor, bu da vergi yükünün büyük bir kısmının tüketiciler üzerinde yoğunlaştığı anlamına geliyor. Bu vergi yapısı, gelişmiş ekonomilerdeki vergi sistemlerine kıyasla oldukça dengesiz ve adaletsiz bir dağılım sergiliyor.