ABD'li üreticiler, artan gümrük vergileri ve jeopolitik istikrarsızlık tehditleri nedeniyle Çin'den ayrılma yönünde artan bir baskıyla karşı karşıya kalmıştı. Ancak ABD 'nin çoğu, bileşen parçalarını tedarik etmek ve ürünleri daha uygun maliyetli bir şekilde üretmek için büyük ölçüde Çinli şirketlere bağımlılığı var.ABD’de altı yılı aşkın süredir üretim faaliyetlerinin Çin’den uzaklaştırılması yönünde bir eğilim söz konusu fakat başarabilmiş değil. Ücret enflasyonu ya da artan işgücü maliyetleri, şirketlerin Çin’den uzaklaşmasının ilk nedeniydi. Boston Consulting Group (BCG) tarafından yayınlanan Küresel Üretimde Tektonik Değişimlerden Yararlanma başlıklı 2023 raporuna göre, ABD’nin Çin’den yaptığı mal ithalatı 2018’den 2022’ye kadar enflasyona göre düzeltilmiş olarak %10 azalırken, Meksika’dan %18, Hindistan’dan %44 ve Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin on ülkesinden %65 arttı.
ABD Çin-İş Konseyi’ne göre, Çin on yılı aşkın bir süredir düşük işgücü maliyetli bir üretim üssü olarak kabul edilmekte. Bu nedenle, tekstil gibi emek yoğun ve maliyete duyarlı sektörler 2010’ların ortalarından bu yana Çin’den Vietnam ve Bangladeş gibi ülkelere taşınıyor. Ancak son altı yılda, ABD’li şirketlere Çin’den ayrılma zamanının geldiği sinyalini veren bir dizi başka faktör yüzeye çıktı.
Çin’den tedarik maliyeti pandemide 10 kat arttı. İlk olarak 2018’de dönemi ABD Başkanı Donald Trump’ın neredeyse tüm Çin ihracatına gümrük vergisi getirmesiyle jeopolitik faktörler yoğunlaştı. Ardından 2020’de COVID-19 salgını, fabrikaları ve limanların kapanması, tıbbi malzemeler, çipler ve tüketim malları gibi kritik mallar için gerekli olan lojistik ağlarının kesintiye uğraması ve yüksek talep nedeniyle navlun maliyetlerinin artmasıyla küresel tedarik zincirindeki temel zayıflıkları ortaya çıkardı. Çin’den ABD’nin batı kıyısına bir konteyner göndermenin maliyeti yaklaşık on kat arttı.