Son dönemde medya sektöründe dikkat çeken gelişmelerden biri, dijital yayın platformu GAİN Medya'nın satışı oldu. Bu olay, hem medya dünyasında hem de kamuoyunda yankı uyandırırken, arka planında pek çok dikkat çekici detay ve bağlantı barındırıyor. GAİN'in yeni sahibi kim, bu satış nasıl bir süreçte gerçekleşti ve perde arkasında neler var? Tüm bu soruların yanıtları, Cumhuriyet gazetesi yazarı Murat Ağırel'in kaleme aldığı bir haberle bir nebze daha netleşiyor. İşte GAİN Medya'nın el değiştirme hikâyesi ve sektörün çalkantılı yapısını gözler önüne seren gerçekler.
Satış sürecinin başlangıcı, dijital platformun kurucusu Gözde Akpınar’ın bir açıklamasıyla kamuoyuna yansıdı. Nisan 2023’te yaptığı duyuruda Akpınar, GAİN'in tüm hisselerinin Rams Türkiye tarafından satın alınması için anlaşmaya varıldığını açıkladı. Rams Grup'un sektöre büyük bir yatırım yaptığı konuşulmaya başlandı. Ancak GAİN’in Rams Grup’taki serüveni uzun sürmedi. Şirketin 29 Kasım 2024 tarihinde Berkin Kaya’ya satılmasıyla birlikte GAİN Medya'nın sahiplik zinciri farklı yönlere uzandı ve bu süreçte kimi soru işaretleri ortaya çıktı. Satışın yalnızca ticari bir adım mı olduğu yoksa başka amaçlara mı hizmet ettiği, tartışmaların ana odağı haline geldi.
Murat Ağırel'in haberine göre, medya sektöründeki bu devralmaların ardında sadece ekonomik kaygılar değil, aynı zamanda farklı çıkar gruplarının etkisi de bulunuyor. Bu tartışmaların içinde özellikle yasadışı bahis baronlarının adları sıkça geçiyor. Haberde öne sürülen iddialara göre, bu gruplar artık yalnızca finans dünyasıyla sınırlı kalmayıp, film yapım şirketlerine ve medya araçlarına yatırım yapmayı hedefliyor. Vizyona giren filmlerin bilet satış rakamlarıyla oynandığı ve bu süreçlerin organize şekilde yürütüldüğü tartışmaları medyanın perde arkasındaki güç savaşlarını gözler önüne seriyor.
Son yıllarda dijital medyada artan rekabet ve içerik talebiyle büyük sermayeler medya sektörüne akarken, bu yatırımların ardındaki niyetler her zaman şeffaf biçimde ortaya çıkmayabiliyor. Diğer bir yandan, medya sahipliği üzerinden sağlanabilecek sosyal ve siyasi etkiler de tartışmayı daha da derinleştiriyor. Sermayenin yön değiştirdiği bu yeni düzen içinde bağımsızlık ve tarafsızlık gibi değerler nasıl korunacak? Bu soruya verilecek yanıtlar, sektörün geleceğini önemli ölçüde şekillendirecek.
GAİN Medya özelinde gelişen bu satış süreci aslında daha geniş ölçekli bir soruna işaret ediyor: Türk medya sektörünün sahiplik yapısı, kimin elinde ne kadar güç bulunduğu ve bu gücün nasıl kullanıldığı konusu. Önümüzdeki dönemlerde bu tür ticari anlaşmaların yalnızca ekonomik açıdan değil, siyasi ve toplumsal etkileri açısından da değerlendirileceği kesin gibi görünüyor.
